- ''bizimle çalışmak ister misiniz?'' diye yavşakça bi şii var. Lan şuna ''eleman alınacaktır'' desenize salazarlar. sankit bunlarla çalışmak bi ayrıcalık a.q.
- Kimi feminist Türk kadınları yeri geldi mi eşitlikten dem vurmaktan geri durmuyorlar ama iş otobüste ayakta yolculuk etmeye gelince eşitliği s.ktir ediyor, ''yer versenize it herifler'' bakışlarını gönderiyorlar. Valla kusura bakma feminist Türk kadını, eşitlikse eşitlik işte, buyrun sizde ayakta gidin nere gidiyosanız. Tüm bunları fordçu bi tanıdığın (meraba meraba) silah zoruyla yazdırdığını bilmem belirtmeme gerek var mı? Yoksa ben yer veririm yani. Nihayetinde eksik etekler. Bak hala namlu burnumun ucunda, yeminle söylüyorum, yoksa benden böyle lakırdı çıkmayacağını bilmenizi isterim.
- bi kitapçıda, sahafta falan görevli olduğunu bildiğin halde ''ne olur ne olmaz'' düşüncesiyle ''siz mi bakıyorsunuz?'' dedikten sonra ilgili kişinin ''evet buyrun'' yanıtının ardından gereksiz, yersiz bi öz güvenle ve de daha tok bi sesle aradığın kitabın adını söylemekle, ''ne aradığımı biliyorum, bilinçli okuyucuyum '' mesajı vermeye çalışmak gizli gibi.
- Yeni tanıştığı hem cinsinin elini gereğinden fazla sıkarak tokalaşmayı yeğleyen adamı Bülent Ersoy kovalasın emi.
- istanbul' un turist yoğunluğunun fazla olduğu bi semtini gezerken, bi arkadaşımdan ''istanbul'u senden benden iyi biliyorlar lan'' ve ''balını kaymağını bizden çok yiyolar abdestsizler'' geyiğine maruz kalmayayım o arkadaşımı bi Rus' a götürecem. Sonra sağda solda günlerce anlatıp dursun i.ne.
- Müstehcen kelimelerde bazı harflerin yerine konan noktan olayım aşkım.
- Eski bi arkadaşla seneler sonra karşılaşmak, kıçı başı ayrı oynayan, elini kolunu sabitlemekte zorluk çeken, boş bulduğu enseyi affetmeyen arkadaşın ağır başlılığa yelken açtığını, ''yaşanmışlıklar'' ından dersler çıkardığını, iyi kötü planları olduğunu görmek, ''artık okulda bitti çalışmamız gerek'', ''sorumluluk almayız oğlum, böyle böyle nereye kadar'', ''askere gidecem sonrada hayatımı düzene sokacam '' gibi bi takım yarı nasihatlere maruz kalmak, zaman sonra tüm bunları bi kenara bırakmak, arada ki mesafe kapanınca eski sulu zırtlaklığa geri dönmek.
- Banyo penceresi gibi insan temasının diğer pencerelere nazaran daha az olduğu yere yuvasını yapan kumruları günümüzde halen görebiliyor olmaktan dolayı mutluyum.
- ''serçe parmağının tırnağını uzatan ergen'' kadar pis bi ergen daha düşünemiyorum. Gerçi ergen başlı başına pistir ya. Darılmaca yok.
- '' Ahmet Tekgöz' ün bundan sonra ki projeler neler '' gibi o an muhatap olduğu adama, sanki üçüncü bi kişinin projelerini merak ediyormuş ta onu soruyormuş gibi sorular yöneltilmiyor mu sinire kesiyorum. Ben böyle yavşakça bi yaklaşımla yapılan röportajlardan kendimi ne kadar uzak tutmaya çalışsam da nafile kardeşim. Sanki tüm röportajların iman şartlarından bi tanesi. Hep karşıma çıkıyor. Çıktıkça da kendi kendimi yiyor, küpüme zarar veriyorum. (Ahmet Tekgöz mü kim? Sarı çizmeli memet ağa olmasından şüpheleniliyor)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder