- Karşılaşmalarından itibaren ayrılıncaya kadar tokalaşmaya son ver(e)meyenlerin, bi müddet sonra ''kim daha sert sıkıyor'' a zarf atmaları içten bile değil.
- Evde tamir edilmesi, değiştirilmesi gereken şeylerin, tedarik edilmesi, yerine getirilmesi için, en az iki günün geçmiş olması gerektiği kanaati taşınan bi evde yaşıyorum.
- Yemek yiyen birisinin kafasını arkadan görmek de çok ilginçmiş, yeni fark ettim.
- Bir mum altlığı olarak çay tabağı ya da kül tablasına gözleri dolarak bakar, hayatın anlamını sorgularım.
-Minibüs şoförlerinin, bozuklukları koyduğu yeri işaret ederek ''gel buraya otur'' demelerine bi kez olsun hayır diyemedim. Benim için bu eylemi yerine getirmek farz gibi bi şey lan.
- Borç para vermemek için ''taksitlerim var, olmasa biliyorsun, başımla beraber eheh'' diyenlerin yaş ortalaması bir hayli düştü haa. Kör olasıca kapitalizm.
-Bozulan radyoyu ''ne var lan bunun içinde'' diye sökmediğimi, motorunun ucuna dondurma çubuğu takarak pervane yapmadığımı mı zannediyorsun, ne büyük bi yanılgı. hıh...
-Artan para üstünden ancak kendisine yetecek kadar nevale alabileceğini, küçük dünyasında, küçük kafasıyla hesaplayıp, aldığı kurabiye, gazoz vs.yi kardeşleriyle paylaşmamak için, eve ağır aksak yol almış ya da bir alt sokağı kullanarak yolu uzatmış çocuklardandım.
- ''çiçek gibi darphanemiz var, niye orda herkese yetecek kadar para basmıyorlar ki'' dememiş bi vatandaşımız var mı?
- Özellikle TV de film izlerken, ekrana yansıyan öpüşme sahnesiyle eşzamanlı olarak, TV' li odaya, anne veya baba nasıl oluyor da giriyor anlamadım gitti.
balkona partiden sıkıldığım için değil çocukların kaçan topunu vermek için çıkarım
2 Temmuz 2008 Çarşamba
- Eski türk filmleri izlerken ''bu filmlerde hala da izleniyor haaa'' dememiş bi kişi bile tanımadım.
- Dantel örme işine akıl sır erdiremiyorum, tamam iki ters bir düzde, nereye ters nereye düz anasını satayım, sayısına hiç girmiyorum bile.
- Yer yer sokak ortasında, ''allahıma çeyrek altın'' diye eğilip bir çok hüsrana imza atmışlığım vardır.
- Elleri kir, pis, yağ içinde olan adamlarla el sıkışmayı bilekten yapmaya bir anlam veremiyorum. Bileğini tuttuğun adamda bi şekillere giriyor ki sanırsın ayaküstü bizi s.kiyor haa. lan altı üstü bileğinden tuttum, akabinde hemen de bıraktım. ne bu ayak.
- Basın sitesi' nde ki bi kahvede, ''lavaboya tükürmeyiniz'' uyarısının altına, ''en azından musluğu açabilir miyiz?'' diye yazacakken, kahveci adamın suratını hatırladıktan sonra vazgeçtim.
- Plastik futbol topu filesinin içinde, patlamış ya da havası inmiş muhakkak bir plastik top vardır. Tespitse tespit. eheh.
- ilk olarak evin adresi ile evin telefon numarası öğretilen çocuklardandım. duygusal anlar.
- Ateşi başına vurmuş liseli bi grup ergenin, geçen kızlara 10 üzerinden puan verdiklerine şahit oldum. Bence de yedi.
- Ergenliğinin başında, otuz bir çekmekten çakozladığı, eylemi yerine getirirken, otuz bire kadar saymak zannetmiş bi arkadaşım vardı, (29, 30, 31 e hani) elinden tuttum da uçurumdan aldım adamı.
- Son günlerde, fiziksel açıdan ''küçük kız dalyan çocuk'' diye tanımlayabileceğimiz ilişkilere bir hayli rastlıyorum. Ayrıca pis şeyler düşünmek de istemiyorum.
- Dantel örme işine akıl sır erdiremiyorum, tamam iki ters bir düzde, nereye ters nereye düz anasını satayım, sayısına hiç girmiyorum bile.
- Yer yer sokak ortasında, ''allahıma çeyrek altın'' diye eğilip bir çok hüsrana imza atmışlığım vardır.
- Elleri kir, pis, yağ içinde olan adamlarla el sıkışmayı bilekten yapmaya bir anlam veremiyorum. Bileğini tuttuğun adamda bi şekillere giriyor ki sanırsın ayaküstü bizi s.kiyor haa. lan altı üstü bileğinden tuttum, akabinde hemen de bıraktım. ne bu ayak.
- Basın sitesi' nde ki bi kahvede, ''lavaboya tükürmeyiniz'' uyarısının altına, ''en azından musluğu açabilir miyiz?'' diye yazacakken, kahveci adamın suratını hatırladıktan sonra vazgeçtim.
- Plastik futbol topu filesinin içinde, patlamış ya da havası inmiş muhakkak bir plastik top vardır. Tespitse tespit. eheh.
- ilk olarak evin adresi ile evin telefon numarası öğretilen çocuklardandım. duygusal anlar.
- Ateşi başına vurmuş liseli bi grup ergenin, geçen kızlara 10 üzerinden puan verdiklerine şahit oldum. Bence de yedi.
- Ergenliğinin başında, otuz bir çekmekten çakozladığı, eylemi yerine getirirken, otuz bire kadar saymak zannetmiş bi arkadaşım vardı, (29, 30, 31 e hani) elinden tuttum da uçurumdan aldım adamı.
- Son günlerde, fiziksel açıdan ''küçük kız dalyan çocuk'' diye tanımlayabileceğimiz ilişkilere bir hayli rastlıyorum. Ayrıca pis şeyler düşünmek de istemiyorum.
- bir erkeği, gözü dönmüş bir halde, bi erkek dergisinin malum sayfalarınızdaki resimleri, cep telefonuyla çekerken gördüm. (neyse ben daha sonra çekerim eheeh)
- Cebinde, girdiği dükkândan bir şeyler alabilecek kadar parası olan adamların, cebinde, girdiği dükkandan bir şeyler alabilecek kadar parası olmayanlara göre daha rahat gezindiklerini kendimden bilirim.
- Şaka yollu ''beni neden sevmiyorsun'' diye sorduğum arkadaşımdan, ''benim sevgimle mi yaşıyorsun s.kik'' lafını işittikten sonra bütün kimyam değişti.
- Arkadaşına karşı cebinde akrep besleyen adamın da, eli açık olan arkadaşını suiistimal eden adamında ağzına vereyim kulakları şınav çeksin ha.
- Porno sitelerinden ve bilumum dergilerinden yola çıkıp dünyanın yarısının porno sektörünün neferi olduğunu düşüncesine ''Allah bir'' gibi inanırım.
- Porno yıldızlarına ''bunların anası babası yok mu lan?'' dememiş bi allahın kulu yok mu yahu ehehe diye merak ederim.
- bi adamın, bi arkadaşından, bilmediği bi yerin adresini aldığı sırada, arkadaşının neredeyse herkesin bildiği yeri baz alarak adresi tarif ederken, ''eheh biliyom lan ben orayı'' derken gözlerinin büyümesine, ''adresi bilmiyom ama o yerleri biliyorum naber ehe'' yollu bakışlarından keyif alırım. Fakir işi işte
- Kendisine edilen lafın belini kıramayan adamın, ''ben de onu diyorum işte'' yollu yaklaşımına, bi siigi git boyutunda yaklaşırım.
- ilgiyi üzerine çekmek için, çocuğuyla herkesin duyabileceği şekilde konuşan anne modelinden bahsetmek isterim lakin ''analar kutsaldır, cennet bile ayaklarının altında ayı'' sözünden dolayı sadece böyle bir şey olduğuna işaret etmekle yetinirim.
- iki şık arasında kaldığımda ''ooo piti piti'' yi tüm şıklara yayarak yaparım. Oldu ya arasında kaldığım iki şıktan birine denk gelmez isem yılmayıp denk gelene kadar ''ooo piti piti'' ye devam ederim. bu yüzden bi çok soruyu boş bırakmışımdır. gerçi boş bıraktıklarımı da sallardım da sure faktörüyle ilişkili olduğundan bazen ''ooo piti piti'' siz sallamak zorunda kalıyorum.
- Cebinde, girdiği dükkândan bir şeyler alabilecek kadar parası olan adamların, cebinde, girdiği dükkandan bir şeyler alabilecek kadar parası olmayanlara göre daha rahat gezindiklerini kendimden bilirim.
- Şaka yollu ''beni neden sevmiyorsun'' diye sorduğum arkadaşımdan, ''benim sevgimle mi yaşıyorsun s.kik'' lafını işittikten sonra bütün kimyam değişti.
- Arkadaşına karşı cebinde akrep besleyen adamın da, eli açık olan arkadaşını suiistimal eden adamında ağzına vereyim kulakları şınav çeksin ha.
- Porno sitelerinden ve bilumum dergilerinden yola çıkıp dünyanın yarısının porno sektörünün neferi olduğunu düşüncesine ''Allah bir'' gibi inanırım.
- Porno yıldızlarına ''bunların anası babası yok mu lan?'' dememiş bi allahın kulu yok mu yahu ehehe diye merak ederim.
- bi adamın, bi arkadaşından, bilmediği bi yerin adresini aldığı sırada, arkadaşının neredeyse herkesin bildiği yeri baz alarak adresi tarif ederken, ''eheh biliyom lan ben orayı'' derken gözlerinin büyümesine, ''adresi bilmiyom ama o yerleri biliyorum naber ehe'' yollu bakışlarından keyif alırım. Fakir işi işte
- Kendisine edilen lafın belini kıramayan adamın, ''ben de onu diyorum işte'' yollu yaklaşımına, bi siigi git boyutunda yaklaşırım.
- ilgiyi üzerine çekmek için, çocuğuyla herkesin duyabileceği şekilde konuşan anne modelinden bahsetmek isterim lakin ''analar kutsaldır, cennet bile ayaklarının altında ayı'' sözünden dolayı sadece böyle bir şey olduğuna işaret etmekle yetinirim.
- iki şık arasında kaldığımda ''ooo piti piti'' yi tüm şıklara yayarak yaparım. Oldu ya arasında kaldığım iki şıktan birine denk gelmez isem yılmayıp denk gelene kadar ''ooo piti piti'' ye devam ederim. bu yüzden bi çok soruyu boş bırakmışımdır. gerçi boş bıraktıklarımı da sallardım da sure faktörüyle ilişkili olduğundan bazen ''ooo piti piti'' siz sallamak zorunda kalıyorum.
- ''askere yine çağırsalar yine giderim'' diyen adam, ''aynı bölük ve aynı komutan olacak ama'' şartı öne sürmeden atıp tutamıyon ama dimi. keranacı seni.
- alınan yeni bi gözlüğü ''bende nasıl duracak acaba'' merakı ile ''bi takabilir miyim?'' ricasında bulunmamış bi adam daha tanımadım.
- halı sahanın kenarına arabayı çekip demlenen adamlar derneği.- kaldırımda, sankit bi araba gibi, bi kaç adım önümdeki birini sollamaktan kendimi alıkoyamıyorum. tabii bazen yaya trafiği olmuyorda değil. bu durumda tıpkı uzun yolşöförlerinin defalarca sollama girişiminden sadece bir kaç tanesini gerçekleştirmeleri gibi oluyor ama olsun. buna da şükür.
- Evde ikinci bir erkeğin varlığına dayanamam, valla kusura bakma baba, tabiatım bu...
- Babasından ''seni okutan hocanın g.tüne koyayım'' lafını duymamışlarla muhatap olmam. Kimya için çok önemli bi laftır. Her gün bi öğün mümkünse duyula.
- Ekseriyetle şehir içi otobüslerinde uyuyakalan, yer vermemek için uyuyor numarası yapanların yerine, ''ineceği duracağı kaçırabilir bu mal, baksana iki saattir gözünü kıpırdatmıyor'' düşüncesiyle gergin bir ruh hali içine giren ve yer yer elinin ayarını kaçırıp kalıcı bir iz bırakacak şekilde dürterek ''hangi durakta inecektin acaba'' diye soran adamlar, bu ülkenin güzide insanlarıdır.
- Sevgilisi ya da karısıyla beraber gezinirken kafasını yere sabitlemiş adamların, ''şimdi kafamı kaldırırım, sağa sola bakarım da, iti var kopuğu var s.ktiğim memleketinde, yengenizi alenen kesenler mi dersin s.kecekmiş gibi bakanlar mı dersin, bu i.neleri görür, kendimi kaybederim neme lazım'' düşüncede olduklarını düşünürüm.
- bu durumun aksine gözleri fıldır fıldır olan erkeklerin sevgisinden ise sadece resim vermek düşüncesinde olduklarını düşündüğümden şüphe duyarım.
- alınan yeni bi gözlüğü ''bende nasıl duracak acaba'' merakı ile ''bi takabilir miyim?'' ricasında bulunmamış bi adam daha tanımadım.
- halı sahanın kenarına arabayı çekip demlenen adamlar derneği.- kaldırımda, sankit bi araba gibi, bi kaç adım önümdeki birini sollamaktan kendimi alıkoyamıyorum. tabii bazen yaya trafiği olmuyorda değil. bu durumda tıpkı uzun yolşöförlerinin defalarca sollama girişiminden sadece bir kaç tanesini gerçekleştirmeleri gibi oluyor ama olsun. buna da şükür.
- Evde ikinci bir erkeğin varlığına dayanamam, valla kusura bakma baba, tabiatım bu...
- Babasından ''seni okutan hocanın g.tüne koyayım'' lafını duymamışlarla muhatap olmam. Kimya için çok önemli bi laftır. Her gün bi öğün mümkünse duyula.
- Ekseriyetle şehir içi otobüslerinde uyuyakalan, yer vermemek için uyuyor numarası yapanların yerine, ''ineceği duracağı kaçırabilir bu mal, baksana iki saattir gözünü kıpırdatmıyor'' düşüncesiyle gergin bir ruh hali içine giren ve yer yer elinin ayarını kaçırıp kalıcı bir iz bırakacak şekilde dürterek ''hangi durakta inecektin acaba'' diye soran adamlar, bu ülkenin güzide insanlarıdır.
- Sevgilisi ya da karısıyla beraber gezinirken kafasını yere sabitlemiş adamların, ''şimdi kafamı kaldırırım, sağa sola bakarım da, iti var kopuğu var s.ktiğim memleketinde, yengenizi alenen kesenler mi dersin s.kecekmiş gibi bakanlar mı dersin, bu i.neleri görür, kendimi kaybederim neme lazım'' düşüncede olduklarını düşünürüm.
- bu durumun aksine gözleri fıldır fıldır olan erkeklerin sevgisinden ise sadece resim vermek düşüncesinde olduklarını düşündüğümden şüphe duyarım.
- artık pazularını göstererek güç gösterisi yapma sevdasında olan çocuk kalmadı mirim.
- arkadaşın bi ıslığıyla evden dışarı çıkmak yerini teknoloji sağolsun çağrıya bıraktı.
- beşiktaş, taksim gibi 'merkezi bi yer' de cirit atarken ''lan burda bi göz odamız olsa .mına komuştuk paranın maranın' dememiş bi arkadaşın var mı? yok mu? alla alla normalde olması ilazım.
- içerisi kısmen görünen bazı iş yerlerinin önünden her geçişimde ''la bunlar ne iş yapar'' diye kafa yorar '' bi de üstüne para kırıyolar ki'' demek ten kendimi alıkoyamam. gözümüz yok canım. hee allah daha çok versin.
- ikamet ettiği binanın çatı katına çıkıpta ''bi beş on yıl önce taa nereler gözüküyo anasını satayım'' diyerek yapılaşmanın nabzını tutmayanımız var mi kine?
- düğünden düğüne makyaj yapan kızların yüzlerinde ki bi çok şeye yorulabilecek hüzün çiçek gibi barizdir adamım. özellikle gelinin yakın arkadaşları arasından çıkan bu kızlar gelin arabası ile gelinle birlikte kuaföre gider, tabiri caizse makyajdan önceki kız gider yerine uzayın içinden biri gelir adamım.
- püsküvi, büsküvit ee püsküüt gibi yiyecekler, evet hepisi farklı şeyler, içeceksiz tüketildiğinde damaklara yağışan parçaları serçe ya da işaret parmağı ile kurtarıp mideye göndermek...
- yahu her sınav sonuçları açıklandıktan sonra ''çocuğun hakkını yemişler'' bahanesinin arkasına sığınılmaz ki. sözüm sana türk ailesinin necip fertleri.
- ''çıkış yapan'' şarkıcıları hiç sevmem zaman sonra hakikaten çıkış yapar bu efendiler o ayrı. bak o zaman severim işte.
- bak kardeşim olur olmaz yere ''içeriye girmek yasaktır'' da yazılmaz ki dimi ama. ha bizde bilmem ne merakı var bilmez misin bre numıssız dersin. ağzıma sıçarsın. bilirim. yaparsın bunu.
- arkadaşın bi ıslığıyla evden dışarı çıkmak yerini teknoloji sağolsun çağrıya bıraktı.
- beşiktaş, taksim gibi 'merkezi bi yer' de cirit atarken ''lan burda bi göz odamız olsa .mına komuştuk paranın maranın' dememiş bi arkadaşın var mı? yok mu? alla alla normalde olması ilazım.
- içerisi kısmen görünen bazı iş yerlerinin önünden her geçişimde ''la bunlar ne iş yapar'' diye kafa yorar '' bi de üstüne para kırıyolar ki'' demek ten kendimi alıkoyamam. gözümüz yok canım. hee allah daha çok versin.
- ikamet ettiği binanın çatı katına çıkıpta ''bi beş on yıl önce taa nereler gözüküyo anasını satayım'' diyerek yapılaşmanın nabzını tutmayanımız var mi kine?
- düğünden düğüne makyaj yapan kızların yüzlerinde ki bi çok şeye yorulabilecek hüzün çiçek gibi barizdir adamım. özellikle gelinin yakın arkadaşları arasından çıkan bu kızlar gelin arabası ile gelinle birlikte kuaföre gider, tabiri caizse makyajdan önceki kız gider yerine uzayın içinden biri gelir adamım.
- püsküvi, büsküvit ee püsküüt gibi yiyecekler, evet hepisi farklı şeyler, içeceksiz tüketildiğinde damaklara yağışan parçaları serçe ya da işaret parmağı ile kurtarıp mideye göndermek...
- yahu her sınav sonuçları açıklandıktan sonra ''çocuğun hakkını yemişler'' bahanesinin arkasına sığınılmaz ki. sözüm sana türk ailesinin necip fertleri.
- ''çıkış yapan'' şarkıcıları hiç sevmem zaman sonra hakikaten çıkış yapar bu efendiler o ayrı. bak o zaman severim işte.
- bak kardeşim olur olmaz yere ''içeriye girmek yasaktır'' da yazılmaz ki dimi ama. ha bizde bilmem ne merakı var bilmez misin bre numıssız dersin. ağzıma sıçarsın. bilirim. yaparsın bunu.
- neredeyse her mahallede, hangi amaçla açılırsa açılsın uzun ömürlü olmayan bi takım dükkanlar vardır. kuruyemiş, terzi dükkanı, anahtarcı vs. açılır, aradan bi müddet geçer, bi bakmışsınız dükkan yine boşalmış, camları yine gazetelerle kaplanmıştır. cenabet yerlere örnek teşkil etmede başı çeker bu yerler.
- kentlileşiyoruz canım, artık yerleşim yerlerine isim koyarken ''köy'' yerine ''kent'' kelimesini kullanıyoruz. bu da bişii.- kasap dükkanları için ''şen'', kıraathaneler için ''dostlar'', et lokantası için ''kardeşler'' adı ne ise son yıllarda kuaför dükkanları içinde ''imaj'' adı o olmaya başladı gibime geliyor.-
''s.kmek'' diye bi küfür var ama ''a.mak'' diye bi küfür yok. işte acı bi türkiye tablosu. küfürde bile ayrımcılık var lan.
- hiç arzu edilmediği halde, sırf meclis ortamında attırırımda meclisin aklını alırım yollu düşünceyle bi şeyler yaşamaktan mana ne ki?
- ''fazla bozukluğun var mı?'' diye modern?! bi dille niyetini belli dilenci türüde her geçen gün artıyor haa.
- ''vay cimri herif üçün beşin hesabını yapıyor'' intibası (kendince) bırakmamak için düşürdüğü ufaklıkları almaktan imtina eden adam ''beni ne zengin ne fakir eder'' geyiğinin arkasına sığınma, yalanı oynama, bilirim ki evlat acısı gibi komuştur o bir kaç kuruş sana lakin serde artislik var dimi. ulan...
- topluluk içinde, aniden bastıran yağmur gibi burun kaşıntısının gelmesi, e haliyle karıştıramamak, üzerinden kaşıntının kabasını almak, geçti galiba düşüncesine gark olmak, bi müddet öylecene devam etmek, burnun tekrar kaşınması ve buna paralel tekrar kabasını almak, uygun koşullar oluştuğunda burun kanatlarını adeta matkap etkisi ile sarsmak, ''daha bu ne ki.. hele bi eve gidelimde, ben sana o zaman zorarım'' diye burna çıkışmak. oğlum bunlar hepten deli yaa.
- ''gençsin eğlenmek seninde hakkın'' ''bizde genç olduk anlarız halden ama bu kadarı dafazla değil mi?'' diye çıkışan amca, dayı vs.ler namaz yaklaştı be yaa.
- lan bi indirimde ''şok'' olmasın yahu. valla bak o zaman şok olacam.
- kentlileşiyoruz canım, artık yerleşim yerlerine isim koyarken ''köy'' yerine ''kent'' kelimesini kullanıyoruz. bu da bişii.- kasap dükkanları için ''şen'', kıraathaneler için ''dostlar'', et lokantası için ''kardeşler'' adı ne ise son yıllarda kuaför dükkanları içinde ''imaj'' adı o olmaya başladı gibime geliyor.-
''s.kmek'' diye bi küfür var ama ''a.mak'' diye bi küfür yok. işte acı bi türkiye tablosu. küfürde bile ayrımcılık var lan.
- hiç arzu edilmediği halde, sırf meclis ortamında attırırımda meclisin aklını alırım yollu düşünceyle bi şeyler yaşamaktan mana ne ki?
- ''fazla bozukluğun var mı?'' diye modern?! bi dille niyetini belli dilenci türüde her geçen gün artıyor haa.
- ''vay cimri herif üçün beşin hesabını yapıyor'' intibası (kendince) bırakmamak için düşürdüğü ufaklıkları almaktan imtina eden adam ''beni ne zengin ne fakir eder'' geyiğinin arkasına sığınma, yalanı oynama, bilirim ki evlat acısı gibi komuştur o bir kaç kuruş sana lakin serde artislik var dimi. ulan...
- topluluk içinde, aniden bastıran yağmur gibi burun kaşıntısının gelmesi, e haliyle karıştıramamak, üzerinden kaşıntının kabasını almak, geçti galiba düşüncesine gark olmak, bi müddet öylecene devam etmek, burnun tekrar kaşınması ve buna paralel tekrar kabasını almak, uygun koşullar oluştuğunda burun kanatlarını adeta matkap etkisi ile sarsmak, ''daha bu ne ki.. hele bi eve gidelimde, ben sana o zaman zorarım'' diye burna çıkışmak. oğlum bunlar hepten deli yaa.
- ''gençsin eğlenmek seninde hakkın'' ''bizde genç olduk anlarız halden ama bu kadarı dafazla değil mi?'' diye çıkışan amca, dayı vs.ler namaz yaklaştı be yaa.
- lan bi indirimde ''şok'' olmasın yahu. valla bak o zaman şok olacam.
26 Haziran 2008 Perşembe
- Babamızın çocukluğunu, ilk gençlik yıllarını bilen teyze ve amcaların ''aynı babası'' demesinden kaçınmak büyük bi yanlış.
- Ofisten, evden vb. bi yerden dışarı çıkarken ''dışardan bi şeyler isteyen var mı?'' diye soran adamın gerginliği büyüktür adamım. Çoğunlukla ağzının ucuyla etmiş olduğu bu lafa ''kız doğdu'' sessizliğinin eşlik etmesini bekler ama nafile.
- Otobüs, minibüs gibi bi aracın içinde güneşe göre konum olmak, bi beş on dakika sonra güneşin diğer tarafa geçeceğini falan hesaplamak, bilmediğimiz bi güzergâhta kâh yanılmak, kâh diğer yolcuların tercihlerini kopya etmek, güneşe maruz kalmamak, bununla beraber bünyede hâsıl olan 'başardım' hissiyatı, başarıya bak, kâh ta diğer yolculara uyanda kabahat düşüncesi, ben onların mına koyayım halet-i ruh iyesi, yerinden kalkıp ayakta yolculuk etmek, kalktığın yerin gölgeye kapak atması, hay ben böyle güzergâhın tüyü yünü.
- soğuk karpuzun dahi satıldığı, seyyar overlokçuların adeta fink attığı bi ülke işte bizimkisi. bak seen. çiçek gibi bi ülke, tabi canım, maaşallah maaşallah allah nazarlardan saklasın. kem gözlerden ırak eylesin. ama neeerde. herkeşkin gözleri bizim üzerimizde. her neyse... diyeceğim şu ki daha ne yapsın adamlar bee hizmetse hizmet işte. talebe katkıda bulun sende. bari bunu yap. eheh.
- yerinden bi iki durak sonra kalkacak gibi oturan adamları çatadanak anlarım.
- koltuğunun yanında yerimi alır, arkalara ilerlemeyi kısmen de olsa zorlaştırsam da istifimi bozmam. tüm değdirmeleri sineye çeker, tüm şeareffsiz ilerlesene bakışlarını bertaraf ederim. sonra boşalan koltuğa kurulur, günün her saati karşılaşmanızın mümkün olduğu teyze veya amcayla gözgöze gelir, isterseniz oturabilirsiniz nezaketi ile birlikte koltuğumu teslim ederim. benim toplu taşıma araçlarında misyonum hep bu minvalde olmuştur. lan bi kez olsun şu ezberimi bozamadım a.q.
- yakışıklı olduğunu düşünen ama yanından geçmeyen, objektif değil bu yaklaşımım haa bayaa bayaa subjektiften değerlendirmeden bahsediyom, göz var izan var yani, bunun farkında olmayan yada kendini kandıran tiplerdeki özgüvenin yarısı bende olacak varya iki güne kalmaz kerkük' e gireriz lan. ekseriyetle kalabalık bi ortama duhul edenlerin arasından çıkar bu tipler. yakışıklı olduğum için bakılıyorum zannıyla üstünde emanet duran giysilere bi çeki düzen verme, bi karizma toparlaması.
- sağda solda köşe başında yürürkene falan baş parmaklarını cebinin içine gelecek şekilde konumlandıran adamlar hee çok seksi duruyonuz, içimizin yaa eriyor he valla.
- beni kınamaan a dostlar ama malak gibi otoyol kenarlarındaki ağaçlıkları mesken tutan, enikonu uzanan adamlardaki rahatlığı hangimiz yaşamışızdır a ciğer pareler a yolu sevdadan geçenler...
- Ofisten, evden vb. bi yerden dışarı çıkarken ''dışardan bi şeyler isteyen var mı?'' diye soran adamın gerginliği büyüktür adamım. Çoğunlukla ağzının ucuyla etmiş olduğu bu lafa ''kız doğdu'' sessizliğinin eşlik etmesini bekler ama nafile.
- Otobüs, minibüs gibi bi aracın içinde güneşe göre konum olmak, bi beş on dakika sonra güneşin diğer tarafa geçeceğini falan hesaplamak, bilmediğimiz bi güzergâhta kâh yanılmak, kâh diğer yolcuların tercihlerini kopya etmek, güneşe maruz kalmamak, bununla beraber bünyede hâsıl olan 'başardım' hissiyatı, başarıya bak, kâh ta diğer yolculara uyanda kabahat düşüncesi, ben onların mına koyayım halet-i ruh iyesi, yerinden kalkıp ayakta yolculuk etmek, kalktığın yerin gölgeye kapak atması, hay ben böyle güzergâhın tüyü yünü.
- soğuk karpuzun dahi satıldığı, seyyar overlokçuların adeta fink attığı bi ülke işte bizimkisi. bak seen. çiçek gibi bi ülke, tabi canım, maaşallah maaşallah allah nazarlardan saklasın. kem gözlerden ırak eylesin. ama neeerde. herkeşkin gözleri bizim üzerimizde. her neyse... diyeceğim şu ki daha ne yapsın adamlar bee hizmetse hizmet işte. talebe katkıda bulun sende. bari bunu yap. eheh.
- yerinden bi iki durak sonra kalkacak gibi oturan adamları çatadanak anlarım.
- koltuğunun yanında yerimi alır, arkalara ilerlemeyi kısmen de olsa zorlaştırsam da istifimi bozmam. tüm değdirmeleri sineye çeker, tüm şeareffsiz ilerlesene bakışlarını bertaraf ederim. sonra boşalan koltuğa kurulur, günün her saati karşılaşmanızın mümkün olduğu teyze veya amcayla gözgöze gelir, isterseniz oturabilirsiniz nezaketi ile birlikte koltuğumu teslim ederim. benim toplu taşıma araçlarında misyonum hep bu minvalde olmuştur. lan bi kez olsun şu ezberimi bozamadım a.q.
- yakışıklı olduğunu düşünen ama yanından geçmeyen, objektif değil bu yaklaşımım haa bayaa bayaa subjektiften değerlendirmeden bahsediyom, göz var izan var yani, bunun farkında olmayan yada kendini kandıran tiplerdeki özgüvenin yarısı bende olacak varya iki güne kalmaz kerkük' e gireriz lan. ekseriyetle kalabalık bi ortama duhul edenlerin arasından çıkar bu tipler. yakışıklı olduğum için bakılıyorum zannıyla üstünde emanet duran giysilere bi çeki düzen verme, bi karizma toparlaması.
- sağda solda köşe başında yürürkene falan baş parmaklarını cebinin içine gelecek şekilde konumlandıran adamlar hee çok seksi duruyonuz, içimizin yaa eriyor he valla.
- beni kınamaan a dostlar ama malak gibi otoyol kenarlarındaki ağaçlıkları mesken tutan, enikonu uzanan adamlardaki rahatlığı hangimiz yaşamışızdır a ciğer pareler a yolu sevdadan geçenler...
- Hiç bi türkü yoktur ki anons edilmeden hemen önce genel bi türkü tanımı yapılmamış olsun.
- ''bilmek istersin diye düşündüm!'' düşüncesiyle, kendince, benim içinde önemli olacağı bi takım şeyleri paylaşan arkadaşlar candır can.
- Halıcı dükkânlarının önünden geçmeye göreyim. Tabiri caizse kendimden geçiyorum lan. Tanrım o ne güzel bi kokudur öyle. mis mis.
- Aynı istikamete doğru, bi hayli bi süre yayan yol alırken, '' kızı takip ediyorum zannedecekler lan'' duygusunu bi kenara bırakabilen, zannetmiyorum ki olsun. ''eehe kızlar var'' diyen okuyucu, gün olur aynı yöne doğru yol alırız. Ama sen dur.
- Çocukken kafası hep üç numara gezen çocuklar olarak, ne istesek, ne arzu etsek yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Işıkların olmadığı ve trafiğin yoğun olduğu bi yerde, bi arkadaşla, karşıya geçmek için beklemek, tez canlı arkadaşın ivedi hareket edip karşıya geçmesi, karşı kaldırımda geçmenin vermiş olduğu pişkinlikle sırıtması, ''e ne oldu, beni beklemicen mi?'' bakışı yollamak, bi kaç girişimde bulunmak, geçememek, araçların sesinden ''lan hadisene'' yi kesik kesik işitmek, ''artık geçmeliyim'' gazıyla, uygun zamanı kollayıp geçmeyi başarmak, orduya ''ilk hedefiniz Akdeniz!'' komutunu vermek gibi gibi.
- ''duraktan hareket edilir edilmez düğmeye basan adam'' da benim, ''biri iner her hal'' düşünceyle düğmeye basmamayı yeğleyen de benim, ''lan kimse inmeyecek galiba'' diye düğmeye yöneldiğim sırada eş zamanlı, düğmenin basıldığına tanıklık eden de benim.
- Her sahaf için geçerli değildir elbet. Ama bazıları geçirmeye yer arıyor gibiler. Dükkâna özellikle aradığın bi şeyi sorarak giriyorsan eğer sıçtın demektir. 3 ise 5, 5 ise 10 lira fiyat çekiyolar. ilkokulu bitireli, bir iki yıl gibi bi zaman geçmişti ki bunu fark ettim. Eheh. o gün bu gündür hiç ilgilenmediğim kitapların fiyatını sorarak dükkana girer, almayı planladığım kitap, dergi vs.'yi alır çıkarım. Gerçi yinede her sahafa girdiğimde kazık yiyomuşum gibime geliyor.
- Her sahaf için geçerli olmadığını söyledim. Bazı sahaflar, kitabın içine kaç lira olduğunu yazıyorlar, dergilerin ve bazı kitapların önüne falan fiyatı belirten yazılar koyuyorlar. Sağ olsunlar.
- bi dönem, kanal değiştirmeyi, televizyonun önüne yatarak ayak başparmağıyla yapmış olan adam, canımsın, kanımdan bi kan, parçamdan bi parçamsın. bi sakal atta yolumuzu bulalım bee hacı. bi yerde aynı tastan su, aynı kâseden çorba içmiş gibiyiz.
- Dizi gibi rüyalar görüyorum lan bazen. Uyanıp tekrar uykuya geçtiğimde rüyaya kaldığım yerden devam edebiliyorum. ''Allahın bi lütfü'' diyecem de, kimseye sormuş değilim ''sende de oluyo mu?'' diye. Tembellik işte.
- ''bilmek istersin diye düşündüm!'' düşüncesiyle, kendince, benim içinde önemli olacağı bi takım şeyleri paylaşan arkadaşlar candır can.
- Halıcı dükkânlarının önünden geçmeye göreyim. Tabiri caizse kendimden geçiyorum lan. Tanrım o ne güzel bi kokudur öyle. mis mis.
- Aynı istikamete doğru, bi hayli bi süre yayan yol alırken, '' kızı takip ediyorum zannedecekler lan'' duygusunu bi kenara bırakabilen, zannetmiyorum ki olsun. ''eehe kızlar var'' diyen okuyucu, gün olur aynı yöne doğru yol alırız. Ama sen dur.
- Çocukken kafası hep üç numara gezen çocuklar olarak, ne istesek, ne arzu etsek yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Işıkların olmadığı ve trafiğin yoğun olduğu bi yerde, bi arkadaşla, karşıya geçmek için beklemek, tez canlı arkadaşın ivedi hareket edip karşıya geçmesi, karşı kaldırımda geçmenin vermiş olduğu pişkinlikle sırıtması, ''e ne oldu, beni beklemicen mi?'' bakışı yollamak, bi kaç girişimde bulunmak, geçememek, araçların sesinden ''lan hadisene'' yi kesik kesik işitmek, ''artık geçmeliyim'' gazıyla, uygun zamanı kollayıp geçmeyi başarmak, orduya ''ilk hedefiniz Akdeniz!'' komutunu vermek gibi gibi.
- ''duraktan hareket edilir edilmez düğmeye basan adam'' da benim, ''biri iner her hal'' düşünceyle düğmeye basmamayı yeğleyen de benim, ''lan kimse inmeyecek galiba'' diye düğmeye yöneldiğim sırada eş zamanlı, düğmenin basıldığına tanıklık eden de benim.
- Her sahaf için geçerli değildir elbet. Ama bazıları geçirmeye yer arıyor gibiler. Dükkâna özellikle aradığın bi şeyi sorarak giriyorsan eğer sıçtın demektir. 3 ise 5, 5 ise 10 lira fiyat çekiyolar. ilkokulu bitireli, bir iki yıl gibi bi zaman geçmişti ki bunu fark ettim. Eheh. o gün bu gündür hiç ilgilenmediğim kitapların fiyatını sorarak dükkana girer, almayı planladığım kitap, dergi vs.'yi alır çıkarım. Gerçi yinede her sahafa girdiğimde kazık yiyomuşum gibime geliyor.
- Her sahaf için geçerli olmadığını söyledim. Bazı sahaflar, kitabın içine kaç lira olduğunu yazıyorlar, dergilerin ve bazı kitapların önüne falan fiyatı belirten yazılar koyuyorlar. Sağ olsunlar.
- bi dönem, kanal değiştirmeyi, televizyonun önüne yatarak ayak başparmağıyla yapmış olan adam, canımsın, kanımdan bi kan, parçamdan bi parçamsın. bi sakal atta yolumuzu bulalım bee hacı. bi yerde aynı tastan su, aynı kâseden çorba içmiş gibiyiz.
- Dizi gibi rüyalar görüyorum lan bazen. Uyanıp tekrar uykuya geçtiğimde rüyaya kaldığım yerden devam edebiliyorum. ''Allahın bi lütfü'' diyecem de, kimseye sormuş değilim ''sende de oluyo mu?'' diye. Tembellik işte.
- Arabasına bindikten bi müddet sonra benzinciye uğrayan adamlara yer yer ''su mu yakıyor'' düşüncesiyle hak verir, pompacıyı kastederek '' şurdan alsın'' diye, gideceğimiz yere göre, değişen miktarlarda para uzatırım, kâh uzattığım parayı küfür olarak algılayanlara kâh da ''zaten onun için çektim arabayı lan benzinciye, her halde vereceksin allahsız tosbaa'' bakışlarına maruz kalırım yer yer de ''g.t lalesi ne var. Kırk yılda bi biniyoz arabana. Ne öyle 'çık paraları' der gibi aracı hemen benzinciye menzinciye çekmeler '' düşüncesiyle de akrep beslemeye başlar kulaklarımın çınlamasına sebebiyet veririm.
- Şunu iddia edebilirim ki aradan asırlarda geçse, bu topraklarda, kırık kolunu askıda tutmak için tülbent kullananına rast geleceez. Valla benim için hiç sorun yok. bi sorun teşkil ediyor da onun için dile getiriyor değilim. Açıkçası tülbentten öte her bi şey de çirkin dururmuş gibime geliyor.
- Amca, dayı gibi birinci dereceden yakın olan bi adamdan iyi bi tokat yemek, eve gelmek, yüzünde ki kızarıklığı fark eden anne ya da babaya, bi aile faciası yaşanır maşanır endişesiyle, olur mu olur çocuk aklı işte, ''bi arkadaşımla yüz kızartmaca oynadık'' yalanını sıkmak, aradan yılların geçmesi, anne ve babanın yanında, tokat atan dayı ya da amcaya, tokat attığı anı hatırlatmak, dayı ya da amcanın tokattan olmasa da utançtan yüzünün kızarması, kısmen de olsa öç almak duygusu.
- Lan bazen hiç tanımadığın bi adamın selam vermesine ne demeli. Adetten olan selamlardan değil düpedüz ''ben seni tanıyorum selamı'' ndan bahsediyorum. Tanıdık birine mi benzetiyorlardır nedir. Daşşahlık bi durumda olabilir. Doğru diyosun.
- Çocukların kavgalarını ayırmaya çalışan adam görüntüsü muazzam tırt bi görüntü. Nerdeyse adamın tüm müdahalelerin de yalan kokuyo. Lan şu karizmam çizilir düşüncesi tüm doğallığımızı aldı götürdü anasını satayım.
- Kullanıldıktan sonra, bulunulan yere bağlı olarak kutusuna geri konan ve zaman sonra yeni bi kibrit ihtiyacı hissedildiğinde kutunun içinden rast gele alınan kibritin daha önce kullanılmış, yanmış olan kibritin çıkmasından daha sinir bi şey varsa o da; kibritin çalındıktan hemen sonra yaydığı kokudur gibime geliyor.
- bi parçaya ekseriyetle sevilen bi parçaya eşlik ederken, bi arkadaşın, ''bu şarkıyı kim söylüyor?'' sualine cevap verdikten sonra ''o halde bırak da o söylesin'' esprisine halen maruz kalabiliyoruz lan. Sonrada neden AB'ye giremiyoruz diyorlar. E cevap gayet basit değil mi?
- En ufak bi defomuzda, AB' ye alınamayacağımızı şaka yollu da olsa öne sürmek tam bi eziklik. Farkındayım.
- Hapşıracak gibi olmak, hapşırığın geri kaçması (ne demekse) yine hapşıracak gibi olmak ve yine hapşırığın geri kaçması, bir kaç defa bu duruma maruz kalmak, sonunda hapşırmayı başarmak, bundan sankit (evet sankit) orgazm oluyormuşçasına zevk almak sana bana has bi şii değil ki kardeşim, ne nağme yapıyon.
- Sana sorulduğu halde, yoldan geçen bi adamın, ''buraları avucumun içi gibi bilirim '' mesajı vermek ve öyle zannediyorum ki, gün içerisinde, bu ve buna benzer şeyleri, vatani bi görev telakki ederek ancak evine dönebilen adamın, sorulan adresi tarif etmeye çalışmasına ''adam sende'' cilikle yaklaşırım.
- Şunu iddia edebilirim ki aradan asırlarda geçse, bu topraklarda, kırık kolunu askıda tutmak için tülbent kullananına rast geleceez. Valla benim için hiç sorun yok. bi sorun teşkil ediyor da onun için dile getiriyor değilim. Açıkçası tülbentten öte her bi şey de çirkin dururmuş gibime geliyor.
- Amca, dayı gibi birinci dereceden yakın olan bi adamdan iyi bi tokat yemek, eve gelmek, yüzünde ki kızarıklığı fark eden anne ya da babaya, bi aile faciası yaşanır maşanır endişesiyle, olur mu olur çocuk aklı işte, ''bi arkadaşımla yüz kızartmaca oynadık'' yalanını sıkmak, aradan yılların geçmesi, anne ve babanın yanında, tokat atan dayı ya da amcaya, tokat attığı anı hatırlatmak, dayı ya da amcanın tokattan olmasa da utançtan yüzünün kızarması, kısmen de olsa öç almak duygusu.
- Lan bazen hiç tanımadığın bi adamın selam vermesine ne demeli. Adetten olan selamlardan değil düpedüz ''ben seni tanıyorum selamı'' ndan bahsediyorum. Tanıdık birine mi benzetiyorlardır nedir. Daşşahlık bi durumda olabilir. Doğru diyosun.
- Çocukların kavgalarını ayırmaya çalışan adam görüntüsü muazzam tırt bi görüntü. Nerdeyse adamın tüm müdahalelerin de yalan kokuyo. Lan şu karizmam çizilir düşüncesi tüm doğallığımızı aldı götürdü anasını satayım.
- Kullanıldıktan sonra, bulunulan yere bağlı olarak kutusuna geri konan ve zaman sonra yeni bi kibrit ihtiyacı hissedildiğinde kutunun içinden rast gele alınan kibritin daha önce kullanılmış, yanmış olan kibritin çıkmasından daha sinir bi şey varsa o da; kibritin çalındıktan hemen sonra yaydığı kokudur gibime geliyor.
- bi parçaya ekseriyetle sevilen bi parçaya eşlik ederken, bi arkadaşın, ''bu şarkıyı kim söylüyor?'' sualine cevap verdikten sonra ''o halde bırak da o söylesin'' esprisine halen maruz kalabiliyoruz lan. Sonrada neden AB'ye giremiyoruz diyorlar. E cevap gayet basit değil mi?
- En ufak bi defomuzda, AB' ye alınamayacağımızı şaka yollu da olsa öne sürmek tam bi eziklik. Farkındayım.
- Hapşıracak gibi olmak, hapşırığın geri kaçması (ne demekse) yine hapşıracak gibi olmak ve yine hapşırığın geri kaçması, bir kaç defa bu duruma maruz kalmak, sonunda hapşırmayı başarmak, bundan sankit (evet sankit) orgazm oluyormuşçasına zevk almak sana bana has bi şii değil ki kardeşim, ne nağme yapıyon.
- Sana sorulduğu halde, yoldan geçen bi adamın, ''buraları avucumun içi gibi bilirim '' mesajı vermek ve öyle zannediyorum ki, gün içerisinde, bu ve buna benzer şeyleri, vatani bi görev telakki ederek ancak evine dönebilen adamın, sorulan adresi tarif etmeye çalışmasına ''adam sende'' cilikle yaklaşırım.
2 Haziran 2008 Pazartesi
- ''bizimle çalışmak ister misiniz?'' diye yavşakça bi şii var. Lan şuna ''eleman alınacaktır'' desenize salazarlar. sankit bunlarla çalışmak bi ayrıcalık a.q.
- Kimi feminist Türk kadınları yeri geldi mi eşitlikten dem vurmaktan geri durmuyorlar ama iş otobüste ayakta yolculuk etmeye gelince eşitliği s.ktir ediyor, ''yer versenize it herifler'' bakışlarını gönderiyorlar. Valla kusura bakma feminist Türk kadını, eşitlikse eşitlik işte, buyrun sizde ayakta gidin nere gidiyosanız. Tüm bunları fordçu bi tanıdığın (meraba meraba) silah zoruyla yazdırdığını bilmem belirtmeme gerek var mı? Yoksa ben yer veririm yani. Nihayetinde eksik etekler. Bak hala namlu burnumun ucunda, yeminle söylüyorum, yoksa benden böyle lakırdı çıkmayacağını bilmenizi isterim.
- bi kitapçıda, sahafta falan görevli olduğunu bildiğin halde ''ne olur ne olmaz'' düşüncesiyle ''siz mi bakıyorsunuz?'' dedikten sonra ilgili kişinin ''evet buyrun'' yanıtının ardından gereksiz, yersiz bi öz güvenle ve de daha tok bi sesle aradığın kitabın adını söylemekle, ''ne aradığımı biliyorum, bilinçli okuyucuyum '' mesajı vermeye çalışmak gizli gibi.
- Yeni tanıştığı hem cinsinin elini gereğinden fazla sıkarak tokalaşmayı yeğleyen adamı Bülent Ersoy kovalasın emi.
- istanbul' un turist yoğunluğunun fazla olduğu bi semtini gezerken, bi arkadaşımdan ''istanbul'u senden benden iyi biliyorlar lan'' ve ''balını kaymağını bizden çok yiyolar abdestsizler'' geyiğine maruz kalmayayım o arkadaşımı bi Rus' a götürecem. Sonra sağda solda günlerce anlatıp dursun i.ne.
- Müstehcen kelimelerde bazı harflerin yerine konan noktan olayım aşkım.
- Eski bi arkadaşla seneler sonra karşılaşmak, kıçı başı ayrı oynayan, elini kolunu sabitlemekte zorluk çeken, boş bulduğu enseyi affetmeyen arkadaşın ağır başlılığa yelken açtığını, ''yaşanmışlıklar'' ından dersler çıkardığını, iyi kötü planları olduğunu görmek, ''artık okulda bitti çalışmamız gerek'', ''sorumluluk almayız oğlum, böyle böyle nereye kadar'', ''askere gidecem sonrada hayatımı düzene sokacam '' gibi bi takım yarı nasihatlere maruz kalmak, zaman sonra tüm bunları bi kenara bırakmak, arada ki mesafe kapanınca eski sulu zırtlaklığa geri dönmek.
- Banyo penceresi gibi insan temasının diğer pencerelere nazaran daha az olduğu yere yuvasını yapan kumruları günümüzde halen görebiliyor olmaktan dolayı mutluyum.
- ''serçe parmağının tırnağını uzatan ergen'' kadar pis bi ergen daha düşünemiyorum. Gerçi ergen başlı başına pistir ya. Darılmaca yok.
- '' Ahmet Tekgöz' ün bundan sonra ki projeler neler '' gibi o an muhatap olduğu adama, sanki üçüncü bi kişinin projelerini merak ediyormuş ta onu soruyormuş gibi sorular yöneltilmiyor mu sinire kesiyorum. Ben böyle yavşakça bi yaklaşımla yapılan röportajlardan kendimi ne kadar uzak tutmaya çalışsam da nafile kardeşim. Sanki tüm röportajların iman şartlarından bi tanesi. Hep karşıma çıkıyor. Çıktıkça da kendi kendimi yiyor, küpüme zarar veriyorum. (Ahmet Tekgöz mü kim? Sarı çizmeli memet ağa olmasından şüpheleniliyor)
- Kimi feminist Türk kadınları yeri geldi mi eşitlikten dem vurmaktan geri durmuyorlar ama iş otobüste ayakta yolculuk etmeye gelince eşitliği s.ktir ediyor, ''yer versenize it herifler'' bakışlarını gönderiyorlar. Valla kusura bakma feminist Türk kadını, eşitlikse eşitlik işte, buyrun sizde ayakta gidin nere gidiyosanız. Tüm bunları fordçu bi tanıdığın (meraba meraba) silah zoruyla yazdırdığını bilmem belirtmeme gerek var mı? Yoksa ben yer veririm yani. Nihayetinde eksik etekler. Bak hala namlu burnumun ucunda, yeminle söylüyorum, yoksa benden böyle lakırdı çıkmayacağını bilmenizi isterim.
- bi kitapçıda, sahafta falan görevli olduğunu bildiğin halde ''ne olur ne olmaz'' düşüncesiyle ''siz mi bakıyorsunuz?'' dedikten sonra ilgili kişinin ''evet buyrun'' yanıtının ardından gereksiz, yersiz bi öz güvenle ve de daha tok bi sesle aradığın kitabın adını söylemekle, ''ne aradığımı biliyorum, bilinçli okuyucuyum '' mesajı vermeye çalışmak gizli gibi.
- Yeni tanıştığı hem cinsinin elini gereğinden fazla sıkarak tokalaşmayı yeğleyen adamı Bülent Ersoy kovalasın emi.
- istanbul' un turist yoğunluğunun fazla olduğu bi semtini gezerken, bi arkadaşımdan ''istanbul'u senden benden iyi biliyorlar lan'' ve ''balını kaymağını bizden çok yiyolar abdestsizler'' geyiğine maruz kalmayayım o arkadaşımı bi Rus' a götürecem. Sonra sağda solda günlerce anlatıp dursun i.ne.
- Müstehcen kelimelerde bazı harflerin yerine konan noktan olayım aşkım.
- Eski bi arkadaşla seneler sonra karşılaşmak, kıçı başı ayrı oynayan, elini kolunu sabitlemekte zorluk çeken, boş bulduğu enseyi affetmeyen arkadaşın ağır başlılığa yelken açtığını, ''yaşanmışlıklar'' ından dersler çıkardığını, iyi kötü planları olduğunu görmek, ''artık okulda bitti çalışmamız gerek'', ''sorumluluk almayız oğlum, böyle böyle nereye kadar'', ''askere gidecem sonrada hayatımı düzene sokacam '' gibi bi takım yarı nasihatlere maruz kalmak, zaman sonra tüm bunları bi kenara bırakmak, arada ki mesafe kapanınca eski sulu zırtlaklığa geri dönmek.
- Banyo penceresi gibi insan temasının diğer pencerelere nazaran daha az olduğu yere yuvasını yapan kumruları günümüzde halen görebiliyor olmaktan dolayı mutluyum.
- ''serçe parmağının tırnağını uzatan ergen'' kadar pis bi ergen daha düşünemiyorum. Gerçi ergen başlı başına pistir ya. Darılmaca yok.
- '' Ahmet Tekgöz' ün bundan sonra ki projeler neler '' gibi o an muhatap olduğu adama, sanki üçüncü bi kişinin projelerini merak ediyormuş ta onu soruyormuş gibi sorular yöneltilmiyor mu sinire kesiyorum. Ben böyle yavşakça bi yaklaşımla yapılan röportajlardan kendimi ne kadar uzak tutmaya çalışsam da nafile kardeşim. Sanki tüm röportajların iman şartlarından bi tanesi. Hep karşıma çıkıyor. Çıktıkça da kendi kendimi yiyor, küpüme zarar veriyorum. (Ahmet Tekgöz mü kim? Sarı çizmeli memet ağa olmasından şüpheleniliyor)
- Yüksek sesli müzik dinlemeye yeltendiğim sırada kesin namaz vakti gelmiş, ezan sesini duyuyor olurum.
- Kurum dökülmesin diye baca girişine sıkıştırılan top haline getirilmiş gazete yumağını yerinden çıkarmak büyük keyif verirdi bana. Ne zaman ki yeniden soba kurulacak ve oradan o gazete yumağı aşağı indirilecek tüm benliğimle atılır, gazeteye bulaşmış, arasına kaçmış kurumu dökmemeye dikkat ederek görevi başarılı bi şekilde sonlandırırdım. Işınla beni skati.
- Karda, yağmurda neyim ıslanan çorapları sobanın üzerinde kuruturken saldığı kokunun, iğrenç kokular arasında sağlam bi yeri vardır.
- bi ağaçlığın yanından geçerken bi küçük dal, bi yaprak koparmadan geçmek olmaz gibi. Hatta o koparılan her neyse ağızla buluşturulmazsa hiç olmaz gibi.
- Bayramı seyranı, hadi bi kenara bırakalım da, normal bi günde, 'evde takım elbise ile oturan adam' a dayanamam. Yok, bu dayanamam ayılıp bayılma falan değil. bayaa sinir bozucu duruma tekabül eden dayanamamadan bahsediyorum. Bence evde oturmak demek sere serpe uzanmak demektir, pijama demektir vs. ama nizami oturmak demek değildir. Misafirlik hariç. Evet. Hele takım elbiseli ve ayakkabısız bi biçimde oturmak hiç değildir. Bana kalırsa takım elbise, bi insanın üstünde ayakkabısızız bi hiçtir ve ayakların görülüyor olması müthiş itici bi görüntüdür.
- Uzun yol otobüs şoförünün gece, öndeki araca, ''sollanmak için müsait misin anam?'' yollu düşünceyle selektör yapması ve benim bu duruma şahitlik ederken ki heyecanım, görülmeye değer.
- Seni her gördüklerinde kankinin neler yaptığının ya da kankini her gördüklerinde senin neler yaptığının sorulması. işte bu iyi bişii
- Toplu taşıma aracına yolcu alındığında kapıya gözümüzü sabitliyor olmamızın nedeni güzel bi kızın binmesini beklemekten kaynaklandığını artık itiraf edelim de bu da aradan çıksın.
- Ekseriyetle ergenler arasında bi msn patlatma merakıdır gidiyor. s.k var sankit.
- Askerlikle ilgili bi ton laf edildikten sonra ''gerçi gideceğin yere göre değişir'' denmezse olmaz.
- Kurum dökülmesin diye baca girişine sıkıştırılan top haline getirilmiş gazete yumağını yerinden çıkarmak büyük keyif verirdi bana. Ne zaman ki yeniden soba kurulacak ve oradan o gazete yumağı aşağı indirilecek tüm benliğimle atılır, gazeteye bulaşmış, arasına kaçmış kurumu dökmemeye dikkat ederek görevi başarılı bi şekilde sonlandırırdım. Işınla beni skati.
- Karda, yağmurda neyim ıslanan çorapları sobanın üzerinde kuruturken saldığı kokunun, iğrenç kokular arasında sağlam bi yeri vardır.
- bi ağaçlığın yanından geçerken bi küçük dal, bi yaprak koparmadan geçmek olmaz gibi. Hatta o koparılan her neyse ağızla buluşturulmazsa hiç olmaz gibi.
- Bayramı seyranı, hadi bi kenara bırakalım da, normal bi günde, 'evde takım elbise ile oturan adam' a dayanamam. Yok, bu dayanamam ayılıp bayılma falan değil. bayaa sinir bozucu duruma tekabül eden dayanamamadan bahsediyorum. Bence evde oturmak demek sere serpe uzanmak demektir, pijama demektir vs. ama nizami oturmak demek değildir. Misafirlik hariç. Evet. Hele takım elbiseli ve ayakkabısız bi biçimde oturmak hiç değildir. Bana kalırsa takım elbise, bi insanın üstünde ayakkabısızız bi hiçtir ve ayakların görülüyor olması müthiş itici bi görüntüdür.
- Uzun yol otobüs şoförünün gece, öndeki araca, ''sollanmak için müsait misin anam?'' yollu düşünceyle selektör yapması ve benim bu duruma şahitlik ederken ki heyecanım, görülmeye değer.
- Seni her gördüklerinde kankinin neler yaptığının ya da kankini her gördüklerinde senin neler yaptığının sorulması. işte bu iyi bişii
- Toplu taşıma aracına yolcu alındığında kapıya gözümüzü sabitliyor olmamızın nedeni güzel bi kızın binmesini beklemekten kaynaklandığını artık itiraf edelim de bu da aradan çıksın.
- Ekseriyetle ergenler arasında bi msn patlatma merakıdır gidiyor. s.k var sankit.
- Askerlikle ilgili bi ton laf edildikten sonra ''gerçi gideceğin yere göre değişir'' denmezse olmaz.
1 Haziran 2008 Pazar
- Okuldan kaçan bi ortaokul öğrencisinin gözünün önüne, müdür, öğretmen, anne, babadan herhangi birinin gelmesi ''lan geri mi dönsem acaba''duygusuna kapılması, aniden yüreğine korkunun, kuruntunun düşmesi.
- Öyle zannediyorum hiç bir öğrenci yoktur ki verilen el işi ödevini yapmadığı halde evde unuttuğunu söylememiş olsun, buna müteakip öğretmeninden ''kendini de unutsaydın bari'' yi duymamış olsun.
- Hangimiz bekletildiğimiz halde buluşmaya geç gelen arkadaşımıza bekletiliyor olmanın stresini yansıtmamak için ''yok canım bende yeni geldim zaten''demedi ki. iki saattir ağaç olduk lan i.ne.
- Sokakta top oynarken bakkala vs. gönderilmek için annenin çağırması, hık mık etmek, anneyi kır(a)mamak, son bi şut çekip annenin yanına varmak, para üstü benim ama pazarlığı yapmak, işi halletmek, topa geri dönmek, kuvvetle muhtemel ki en baştaki tadı alamamak.
- Mahalleden simaen tanıdığın ve simaende tanındığına emin? olduğun adamla bi yerde göz göze gelmek, selam verip vermemek arasında gidip gelmek, ''Allahın selamı vereyim gitsin'' yollu düşünceyle selam vermek, ''selamı alıyorum ama sen kimsin kardeşim?'' bakışlarına tanıklık etmek, bunlar tuhaf şeyler gardaşlık.
- Kimi köylü kadınlarının, kendince kültürlü olduğunu düşündüğü ve o an muhatap olduğu kişinin karşısında kibar ve düzgün bir Türkçeyle konuşmaya çalışması kendini bariz belli ederken, kulağı hiç tırmalamayan hoş bi Türkçeye tanıklık da ediliyor gibime geliyor.
- Toplu taşıma araçlarının lastikleri gemicilikte kullanılmasa gemicilerin işleri bir hayli zor olurdu herhal. Yahu bu gemilerin yanaşırken zorluk çekmemesi, rahat yanaşması, gemiyi sarsmaması için kendilerine has bi icatları ne zaman olacak lan. Ya da ben bu konuda felaket cahilim, söylenip duruyorum.
- Tecavüz zor iş kardeşim. bi kere tek başına bu boku yiyeceksen sağlam bilek gücü gerekiyor, pedofili hariç, zıvanadan çıkmanı gerektirecek kadar 'birikmişin' olması gerekiyor, tecavüz edeceğin 'hatunu' belirlemen, uygun bi yerde kıstırman, eve neyim atıp uyutmadıysan 'hatunun' üzerine enikonu çullanman, ''tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak'' mayan bi hatuna denk geldiysen muazzam bi vaveyla kopacağı için ağzını neyim kapaman , 'hatunun' tecavüzden sonra sağ kalabildiyse '' e tecavüze uğruyon ellerin armut mu topluyor, hiç mi direnmedin!'' diye çıkışanların karşısında, burası Türkiye, başını öne eğip ''sende hak etmişsin bi yerde'' damgası yememek için elleri yumruk, tokat, çimdik olarak bedenine indiriyorsa ki indirecektir, etkisiz hale getirmen, tüm bunları hayata geçirirken, yakalanma endişesine rağmen, gerçek yuvası kendin kıçın olan aleti kaldırmış olman, 'hatunun', 'güzelim tecavüzüne' engel teşkil edecek giysilerinden kurtulmuş olman, e konunun teması olan gidip geleyi gerçekleştirmen, itin teki olmana rağmen, nihayetinde insansın, 'hatunun' gözyaşlarından etkilenmemen, o sırada ''senin anana bacına yapsalar iyi mi şearefsiz'' düşüncelerini, en ağır küfürlerin adresi olduğun gerçeğini hasıraltı etmen gerekiyor. Hâsılı sen ben yapamayız onu demeye çalışıyorum ha.
- Özellikle magazin sunucusu kadınlar tam anlamıyla seks objesi. Söylemimi de 'istisnalar kaideyi bozmaz' la süslerim. Hiç bakmam valla.
- bi tezgâhtar ''buluruz bi orta yol'', ''sen al yaparız bi şeyler'' diye fiyat kıracağının ipuçlarını veriyorsa eğer, o maldan iyi sakal topluyordur adamım.
- Öyle zannediyorum hiç bir öğrenci yoktur ki verilen el işi ödevini yapmadığı halde evde unuttuğunu söylememiş olsun, buna müteakip öğretmeninden ''kendini de unutsaydın bari'' yi duymamış olsun.
- Hangimiz bekletildiğimiz halde buluşmaya geç gelen arkadaşımıza bekletiliyor olmanın stresini yansıtmamak için ''yok canım bende yeni geldim zaten''demedi ki. iki saattir ağaç olduk lan i.ne.
- Sokakta top oynarken bakkala vs. gönderilmek için annenin çağırması, hık mık etmek, anneyi kır(a)mamak, son bi şut çekip annenin yanına varmak, para üstü benim ama pazarlığı yapmak, işi halletmek, topa geri dönmek, kuvvetle muhtemel ki en baştaki tadı alamamak.
- Mahalleden simaen tanıdığın ve simaende tanındığına emin? olduğun adamla bi yerde göz göze gelmek, selam verip vermemek arasında gidip gelmek, ''Allahın selamı vereyim gitsin'' yollu düşünceyle selam vermek, ''selamı alıyorum ama sen kimsin kardeşim?'' bakışlarına tanıklık etmek, bunlar tuhaf şeyler gardaşlık.
- Kimi köylü kadınlarının, kendince kültürlü olduğunu düşündüğü ve o an muhatap olduğu kişinin karşısında kibar ve düzgün bir Türkçeyle konuşmaya çalışması kendini bariz belli ederken, kulağı hiç tırmalamayan hoş bi Türkçeye tanıklık da ediliyor gibime geliyor.
- Toplu taşıma araçlarının lastikleri gemicilikte kullanılmasa gemicilerin işleri bir hayli zor olurdu herhal. Yahu bu gemilerin yanaşırken zorluk çekmemesi, rahat yanaşması, gemiyi sarsmaması için kendilerine has bi icatları ne zaman olacak lan. Ya da ben bu konuda felaket cahilim, söylenip duruyorum.
- Tecavüz zor iş kardeşim. bi kere tek başına bu boku yiyeceksen sağlam bilek gücü gerekiyor, pedofili hariç, zıvanadan çıkmanı gerektirecek kadar 'birikmişin' olması gerekiyor, tecavüz edeceğin 'hatunu' belirlemen, uygun bi yerde kıstırman, eve neyim atıp uyutmadıysan 'hatunun' üzerine enikonu çullanman, ''tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak'' mayan bi hatuna denk geldiysen muazzam bi vaveyla kopacağı için ağzını neyim kapaman , 'hatunun' tecavüzden sonra sağ kalabildiyse '' e tecavüze uğruyon ellerin armut mu topluyor, hiç mi direnmedin!'' diye çıkışanların karşısında, burası Türkiye, başını öne eğip ''sende hak etmişsin bi yerde'' damgası yememek için elleri yumruk, tokat, çimdik olarak bedenine indiriyorsa ki indirecektir, etkisiz hale getirmen, tüm bunları hayata geçirirken, yakalanma endişesine rağmen, gerçek yuvası kendin kıçın olan aleti kaldırmış olman, 'hatunun', 'güzelim tecavüzüne' engel teşkil edecek giysilerinden kurtulmuş olman, e konunun teması olan gidip geleyi gerçekleştirmen, itin teki olmana rağmen, nihayetinde insansın, 'hatunun' gözyaşlarından etkilenmemen, o sırada ''senin anana bacına yapsalar iyi mi şearefsiz'' düşüncelerini, en ağır küfürlerin adresi olduğun gerçeğini hasıraltı etmen gerekiyor. Hâsılı sen ben yapamayız onu demeye çalışıyorum ha.
- Özellikle magazin sunucusu kadınlar tam anlamıyla seks objesi. Söylemimi de 'istisnalar kaideyi bozmaz' la süslerim. Hiç bakmam valla.
- bi tezgâhtar ''buluruz bi orta yol'', ''sen al yaparız bi şeyler'' diye fiyat kıracağının ipuçlarını veriyorsa eğer, o maldan iyi sakal topluyordur adamım.
- Vücut geliştirmiş, kas yığını olmuş, baklava yapmış adamların sıçarken ki hallerini tahayyül ediyorum da nasıl küçülüyorlar lan gözümde, anlatamam.
- Kaslı maslı erkekleri hiç sevmem. Gerçi ben başlı başına hiç bi erkeği sevmem. ''Aaa de bakayım? ''
- Her hangi bi kuyruk sırasında, sıranın durumu vs. ile ilgili konu hakkında kendi kendine söylenir gibi gözükerek sesli düşünmek, konuşmak kendisi gibi kuyrukta aynı dertten muzdarip olanın ağzını açık gözünü yummasına zemin hazırlamak, kat çıkmasını beklemek. Benim olayım budur. Bizim işimizde zor be abicim.
- bi kızla bankta vs.de beraber yan yana oturmak, kıza, ilgiyi üzerine çekmek için, türlü jestlerle ''ilgilenmiyorum'' mesajı vermeye çalışmak, kaçamak bakışları bilem es geçmek, bi nevi ''açta olsam toku oynarım ben aga ''düsturunu hayata geçirerek oyunu kazanmak istemek, zaman sonra kızın yanından ayrılması, göz gezdirdiğin dergi veya gazeteden kafayı kaldırıp kalçalarına sabitlemek, bi klasik olan ''oo g.te gel'' repliğini içinden geçirdikten sonra ''lan iş atmışta kaçırmış olabilirim, ben de bi numara görmeyince kalkmışta olabilir'' düşüncesiyle boğuşmak ''amaaan s.kerim bana kız mı yok lan''diyerek kendini teskin edip tüm bu kısa süreli yaşanmışlıkları hasıraltı etmeye çalışmakta üstüme yoktur.
- Bi hocadan ''konuyu anlamayan var mı, varsa söylesin bak'' diye bi laf duymak, hemen hocadan gözleri kaçırmak akıllıca bi iş. Göz göze geldiğin an sankit konuyu anlamadığın sonucu çıkar ki malzeme olmak istemezsin ya. Gerçi tamda emin değilim, bi laf ettim ama.
- ''Amaaan kim uğraşacak şimdi el yıkamayla'' diyerekten çükü atletle tutarak ya da olduğu gibi salarak işemeye çalışan adamlar, geometriyi bildiniz mi?
- Filmlerdeki iyi adamlar kadar becerisiz adam görmedim. ilk etapta öldüremiyorlar bi kötü adamı yaa. Lan bi iki el ateş edeceğine 10 el ateş et, bi iki defa bıçağı sokacağına 10 defa sokun da işi sağlama alın mal herifler. Adamın da canını sıkıyorlar haa.
-Ereksiyon halindeyken işemek, işaret ya da orta parmakla başını (çükün) öne eğmek veya kabza niyetine enikonu kavramak, sıçramayı en aza indirgemek için tuvalet taşının baldırlarına nişan almak, işediğinin daha da bi farkına varmak. Tam anlamıyla çişin çükten çıkışını bütün hücrelerinde hissetmek şiir gibi oldu ama gelgelelim konunun özü işemek lan.
- Doktor, prof, kâtip iyi hoşta dört göz, kör, gözlük demeyelim arkadaşlar dört gözlere aman proflara. Allah iyiliğinizi versin beni da şaşırttırdınız. Şaşırttırılmak.
- Günlük, sıradan bi sohbette bulunurken, arkadaşıyla beraber öğrendikleri yeni bi konuyu temel alarak espirisine zemin hazırlayan adam, değerlendirme sorularını, hazırlık çalışmalarını hatırlıyon mu?
- Kaslı maslı erkekleri hiç sevmem. Gerçi ben başlı başına hiç bi erkeği sevmem. ''Aaa de bakayım? ''
- Her hangi bi kuyruk sırasında, sıranın durumu vs. ile ilgili konu hakkında kendi kendine söylenir gibi gözükerek sesli düşünmek, konuşmak kendisi gibi kuyrukta aynı dertten muzdarip olanın ağzını açık gözünü yummasına zemin hazırlamak, kat çıkmasını beklemek. Benim olayım budur. Bizim işimizde zor be abicim.
- bi kızla bankta vs.de beraber yan yana oturmak, kıza, ilgiyi üzerine çekmek için, türlü jestlerle ''ilgilenmiyorum'' mesajı vermeye çalışmak, kaçamak bakışları bilem es geçmek, bi nevi ''açta olsam toku oynarım ben aga ''düsturunu hayata geçirerek oyunu kazanmak istemek, zaman sonra kızın yanından ayrılması, göz gezdirdiğin dergi veya gazeteden kafayı kaldırıp kalçalarına sabitlemek, bi klasik olan ''oo g.te gel'' repliğini içinden geçirdikten sonra ''lan iş atmışta kaçırmış olabilirim, ben de bi numara görmeyince kalkmışta olabilir'' düşüncesiyle boğuşmak ''amaaan s.kerim bana kız mı yok lan''diyerek kendini teskin edip tüm bu kısa süreli yaşanmışlıkları hasıraltı etmeye çalışmakta üstüme yoktur.
- Bi hocadan ''konuyu anlamayan var mı, varsa söylesin bak'' diye bi laf duymak, hemen hocadan gözleri kaçırmak akıllıca bi iş. Göz göze geldiğin an sankit konuyu anlamadığın sonucu çıkar ki malzeme olmak istemezsin ya. Gerçi tamda emin değilim, bi laf ettim ama.
- ''Amaaan kim uğraşacak şimdi el yıkamayla'' diyerekten çükü atletle tutarak ya da olduğu gibi salarak işemeye çalışan adamlar, geometriyi bildiniz mi?
- Filmlerdeki iyi adamlar kadar becerisiz adam görmedim. ilk etapta öldüremiyorlar bi kötü adamı yaa. Lan bi iki el ateş edeceğine 10 el ateş et, bi iki defa bıçağı sokacağına 10 defa sokun da işi sağlama alın mal herifler. Adamın da canını sıkıyorlar haa.
-Ereksiyon halindeyken işemek, işaret ya da orta parmakla başını (çükün) öne eğmek veya kabza niyetine enikonu kavramak, sıçramayı en aza indirgemek için tuvalet taşının baldırlarına nişan almak, işediğinin daha da bi farkına varmak. Tam anlamıyla çişin çükten çıkışını bütün hücrelerinde hissetmek şiir gibi oldu ama gelgelelim konunun özü işemek lan.
- Doktor, prof, kâtip iyi hoşta dört göz, kör, gözlük demeyelim arkadaşlar dört gözlere aman proflara. Allah iyiliğinizi versin beni da şaşırttırdınız. Şaşırttırılmak.
- Günlük, sıradan bi sohbette bulunurken, arkadaşıyla beraber öğrendikleri yeni bi konuyu temel alarak espirisine zemin hazırlayan adam, değerlendirme sorularını, hazırlık çalışmalarını hatırlıyon mu?
- ''Veysel Yağız kayseri spor emret komutanım''diyen bi acemi gördüm.
- Ehemmiyet verdiğin birinin gözüne girebilmek için, ilgi alaka gösterdiğini, adeta ölüp bittiğini zannettiğin bi konunun altını çizerken, bırak ilgi alaka göstermeyi konuyu zerre s.klemediğinin işaretini veren mimik hareketlerini fark etmek.
- Geyiklik bi durumu sıklıkla yaşayan ve başkalarının yanında kankisinin ciddi bi tavır takındığına tanıklık edip göz göze gelenlerin istem dışı olarak sırıtmalarında neler neler gizlidir haa.
- Terin bedenin üzerinden akışını hissetmek ve atletle bu ızdıraba müdahale edememek.
- istiklal marşını okurken sankit marşı okuyormuş gibi yapıp arkadaşlarına laf atan öğrencilerden idim. Büyük bir eşeklikmiş oysa.
- bi şarkıya bi arkadaşla, eş dostla eşlik ederken, şarkıyı şarkıcıdan ya da şarkıya eşlik edenden önce söyleyerek ''şarkının sözlerini biliyorum bilinçli dinleyiciyim, hayranıyım adeta köpeğiyim'' mesajı vermekten tiz elden vazgeçelim.
- ''Geceyi evde tek geçiren ergen çocuk'' ne yapacak yap ama acele etme kardeşim. Sabaha kadar vaktin var. Tecrübe konuşuyor lan.
- Müşteri profilinin yaş ortalaması ekseriyetle 0-7 yaş olan çocuklara sattıkları ıvır zıvırla geçimi sağlayan ve de yaş ortalaması ekseriyetle 50-60 yaş olan amcaların varoş sokaklarına açtıkları bakkallarda ki atmosfer görülmeye değer. ''buna ne olur''
- Uzun bi müddet aynı pozisyonda kaldıktan sonra çükün yerini değiştirme arzusunun ne büyük bi arzu olduğunu bilemezsiniz kızlar. Neler çekiyoruz şarapsızım. Çekiyoruz derken de kim bilir neler geçiyor aklınızdan şimdi haa. Hem durumdan anlamıyorsunuz hem de fesat mısınız kardeşim siz? Yazık yazık. Başkada bişii demiyorum. Bacımsın o ayrı.
- Yol alırken bulunduğum aracın içinden hareket halindeki başka bi aracın içindekileri cam kenarı ya da koridor tarafında olmam bişii değiştirmez, içine bakmak, hemi de muazzam bi merakla. Valla önüne geçemiyorum bu merakımın. Hayırlısı.
- Ehemmiyet verdiğin birinin gözüne girebilmek için, ilgi alaka gösterdiğini, adeta ölüp bittiğini zannettiğin bi konunun altını çizerken, bırak ilgi alaka göstermeyi konuyu zerre s.klemediğinin işaretini veren mimik hareketlerini fark etmek.
- Geyiklik bi durumu sıklıkla yaşayan ve başkalarının yanında kankisinin ciddi bi tavır takındığına tanıklık edip göz göze gelenlerin istem dışı olarak sırıtmalarında neler neler gizlidir haa.
- Terin bedenin üzerinden akışını hissetmek ve atletle bu ızdıraba müdahale edememek.
- istiklal marşını okurken sankit marşı okuyormuş gibi yapıp arkadaşlarına laf atan öğrencilerden idim. Büyük bir eşeklikmiş oysa.
- bi şarkıya bi arkadaşla, eş dostla eşlik ederken, şarkıyı şarkıcıdan ya da şarkıya eşlik edenden önce söyleyerek ''şarkının sözlerini biliyorum bilinçli dinleyiciyim, hayranıyım adeta köpeğiyim'' mesajı vermekten tiz elden vazgeçelim.
- ''Geceyi evde tek geçiren ergen çocuk'' ne yapacak yap ama acele etme kardeşim. Sabaha kadar vaktin var. Tecrübe konuşuyor lan.
- Müşteri profilinin yaş ortalaması ekseriyetle 0-7 yaş olan çocuklara sattıkları ıvır zıvırla geçimi sağlayan ve de yaş ortalaması ekseriyetle 50-60 yaş olan amcaların varoş sokaklarına açtıkları bakkallarda ki atmosfer görülmeye değer. ''buna ne olur''
- Uzun bi müddet aynı pozisyonda kaldıktan sonra çükün yerini değiştirme arzusunun ne büyük bi arzu olduğunu bilemezsiniz kızlar. Neler çekiyoruz şarapsızım. Çekiyoruz derken de kim bilir neler geçiyor aklınızdan şimdi haa. Hem durumdan anlamıyorsunuz hem de fesat mısınız kardeşim siz? Yazık yazık. Başkada bişii demiyorum. Bacımsın o ayrı.
- Yol alırken bulunduğum aracın içinden hareket halindeki başka bi aracın içindekileri cam kenarı ya da koridor tarafında olmam bişii değiştirmez, içine bakmak, hemi de muazzam bi merakla. Valla önüne geçemiyorum bu merakımın. Hayırlısı.
- Posta gazetesini canım gazete okumak istemediği zaman alırım.
- Aynı ortamı paylaşan kızlı erkekli birbirini tanıyan ya da tanımayan bi çok insanın kafasından ekseriyetle seks geçmiyorsa ne olayım. Konuyu fazla deşmekten yana da değilim. Evet.
- (askere gitmeden hemen öncesine dair) Koltuğa otobüs kalkmadan bi beş on dakika önce binersin, tanıdıklarınla, sevdiklerinle açık bagaj kapısının tüm engellemelerine rağmen camdan göz göze gelirsin, cama vurmalarına, otobüsü sallamalarına ki en sinir olduğum şeydir, tanıklık edersin, elini cama yapıştıranın karşılık istemelerine cevap vermek zorunda kalır elini cama ''lan ben ne yapıyorum'' düşüncesi eşliğinde yapıştırır, tarzanca anlaşmaya, iletişim kurmaya çalışırsın,''iner inmez hemen ara ha'' demek olan elini kulağına telefon şekline sokarak göstermelerine kafayı sallayarak geçiştirirsin, el sallarlar el sallarlarsın, dururlar durursun, aradan biraz zaman geçer, ellerini yeniden sallarlar, elini sallarsın,''e yeter. mına koyayım'' der gözünü camdan alırsın, koridora bakar ya da seninle birlikte otobüs hareket edene kadar yanında olacak kankine dönersin, kankilerin böyle görevleri de vardır, ağzından saçma sapan laflar dökülür, hangi birini diyem ki, dergilerini almayı unutmamasını hatırlatırsın, tekrar cama dönersin, elin mahkûm bi kere, anne babayla göz göze gelir dolan gözlerinden etkilenmemek için gözlerini kaçırırsın, otobüse en nihayetinde mahallenin abisi gelir ve bi takım nasihatleri,''paranı kimseye verme, gösterme, paraya ihtiyacın varsa tuvalete git ne kadara ihtiyacın varsa o kadarını al, böylece borç para adı altında paranı iç etmezler, botları bi numara büyük al, ayakların şişecek zira çoraplarını sabunla yıkayayım mıkayayım deme, iyi durulayamazsın mantar yaparsın, casio saat temin et, acemi birliğindesin kimseyle fazla muhatap olma, zaten bi kaç ay kadar ordasın, bırak onlar seninle ilgilensin, ne önde ol ne de sonda ortalarda ol, fazla konuşma, soru sorma taam mı?''gibi, sağ olsun, tekrar tekrar hatırlatır, s.ke s.ke''abi''ile, seve seve ise kankiyle, defalarca sarılıp koklaşmana rağmen yeniden sarılır otobüsten postalarsın, otobüs hareket eder, herkese bakışlarını sabitleyip son olarak vedalaşma selamlarını almaya çalışırsın, otobüsle beraber sevdiklerinde hareketlenir, kurtuluş yok anasını satayım, terminalden çıkana kadar eşlik ederler, tam çıkış yaparken otobüsün önünü kesip istiklal marşını okumaya başlarlar, ayağa kalkıp, hazır ola geçersin, otobüsün en nihayetinde terminalden ayrılması ile otobüsün içine doğru gözlerini kaydırır başka askerler varsa ki muhakkak vardır, asker sevkıyatı geyiği, ''28 var mı?'''' Karabük var mı?'' çığlıklarını işitir,''hay sokayım muhabbetinize bismillah lan'' dersin, zaman sonra geriye döner bakar ve yaşanılanların, daha gitmeden ömür törpüsü allahıma, sanki bi rüya olduğunu zannına kapılır, kendini toparladığın an, heyecanından yerinde duramayan hazır ve nazır askerlerin kaynaşarak heyecanlarını korkularını bertaraf etmelerine ve bu durumda verdikleri içler acısı resme tanıklık edersin, bi müddet sonra verilen harçlıklardan dolayı cebinin kabardığını adeta torba gibi olduğunu hisseder ''ilk molada tuvalette icabına bakarım ben onların'' dersin, ilk mola verilen yerin tuvaletinde ne kadar sakal topladığını belirler, karışmış, buruşmuş, yer yer hafifte olsa yırtılmış, bi haylice yıpranmış paraları (nı) büyükten küçüğe doğru sıralar ''lan bilseydim bu kadar arpa toplandığı daha önce giderdim askere ehe''dersin, salak işte, hala yola sokulan paradan bi miktarını ayrı cebe, her elini cebe atışında balyayla uğraşmamak için koyarsın.
- Bu cebe para sıkıştırmada düğünlerde kim ne kadar takmışı merak eden teyzeler gibi olacak ama kimin ne kadar sıkıştırdığını göremiyoruz lan. kanki bellediğin adam bilem bi beşlikte geçiştirmiş olabilir. Derde bak.
- bi adamın tipinden garson olup olmadığını anlarım. Yetenek işte.
- Orta yaşın üzerinde, vakti zamanında bi çok öğrenci için gözde kaçış noktaları olan bilardo salonlarının işletmeciliği yapmış ve şu anda internet cafe işleten adamların tipleri de birbirlerine benzer ki.
- Acemi asker kadar komik bişii daha görmedim.
- Nerdeyse bütün acemi askerler birbirlerinin gözünün içine bakıyor lan.
- Neredeyse bütün acemi askerlerin osuruklarının kesif kokusu aynı olduğu gibi burun direğini sızlatan, kıran cinsinden.
- ''Sivilde bana bunu diyecek var ya''dememiş bi asker görmüş değilim.
- Aynı ortamı paylaşan kızlı erkekli birbirini tanıyan ya da tanımayan bi çok insanın kafasından ekseriyetle seks geçmiyorsa ne olayım. Konuyu fazla deşmekten yana da değilim. Evet.
- (askere gitmeden hemen öncesine dair) Koltuğa otobüs kalkmadan bi beş on dakika önce binersin, tanıdıklarınla, sevdiklerinle açık bagaj kapısının tüm engellemelerine rağmen camdan göz göze gelirsin, cama vurmalarına, otobüsü sallamalarına ki en sinir olduğum şeydir, tanıklık edersin, elini cama yapıştıranın karşılık istemelerine cevap vermek zorunda kalır elini cama ''lan ben ne yapıyorum'' düşüncesi eşliğinde yapıştırır, tarzanca anlaşmaya, iletişim kurmaya çalışırsın,''iner inmez hemen ara ha'' demek olan elini kulağına telefon şekline sokarak göstermelerine kafayı sallayarak geçiştirirsin, el sallarlar el sallarlarsın, dururlar durursun, aradan biraz zaman geçer, ellerini yeniden sallarlar, elini sallarsın,''e yeter. mına koyayım'' der gözünü camdan alırsın, koridora bakar ya da seninle birlikte otobüs hareket edene kadar yanında olacak kankine dönersin, kankilerin böyle görevleri de vardır, ağzından saçma sapan laflar dökülür, hangi birini diyem ki, dergilerini almayı unutmamasını hatırlatırsın, tekrar cama dönersin, elin mahkûm bi kere, anne babayla göz göze gelir dolan gözlerinden etkilenmemek için gözlerini kaçırırsın, otobüse en nihayetinde mahallenin abisi gelir ve bi takım nasihatleri,''paranı kimseye verme, gösterme, paraya ihtiyacın varsa tuvalete git ne kadara ihtiyacın varsa o kadarını al, böylece borç para adı altında paranı iç etmezler, botları bi numara büyük al, ayakların şişecek zira çoraplarını sabunla yıkayayım mıkayayım deme, iyi durulayamazsın mantar yaparsın, casio saat temin et, acemi birliğindesin kimseyle fazla muhatap olma, zaten bi kaç ay kadar ordasın, bırak onlar seninle ilgilensin, ne önde ol ne de sonda ortalarda ol, fazla konuşma, soru sorma taam mı?''gibi, sağ olsun, tekrar tekrar hatırlatır, s.ke s.ke''abi''ile, seve seve ise kankiyle, defalarca sarılıp koklaşmana rağmen yeniden sarılır otobüsten postalarsın, otobüs hareket eder, herkese bakışlarını sabitleyip son olarak vedalaşma selamlarını almaya çalışırsın, otobüsle beraber sevdiklerinde hareketlenir, kurtuluş yok anasını satayım, terminalden çıkana kadar eşlik ederler, tam çıkış yaparken otobüsün önünü kesip istiklal marşını okumaya başlarlar, ayağa kalkıp, hazır ola geçersin, otobüsün en nihayetinde terminalden ayrılması ile otobüsün içine doğru gözlerini kaydırır başka askerler varsa ki muhakkak vardır, asker sevkıyatı geyiği, ''28 var mı?'''' Karabük var mı?'' çığlıklarını işitir,''hay sokayım muhabbetinize bismillah lan'' dersin, zaman sonra geriye döner bakar ve yaşanılanların, daha gitmeden ömür törpüsü allahıma, sanki bi rüya olduğunu zannına kapılır, kendini toparladığın an, heyecanından yerinde duramayan hazır ve nazır askerlerin kaynaşarak heyecanlarını korkularını bertaraf etmelerine ve bu durumda verdikleri içler acısı resme tanıklık edersin, bi müddet sonra verilen harçlıklardan dolayı cebinin kabardığını adeta torba gibi olduğunu hisseder ''ilk molada tuvalette icabına bakarım ben onların'' dersin, ilk mola verilen yerin tuvaletinde ne kadar sakal topladığını belirler, karışmış, buruşmuş, yer yer hafifte olsa yırtılmış, bi haylice yıpranmış paraları (nı) büyükten küçüğe doğru sıralar ''lan bilseydim bu kadar arpa toplandığı daha önce giderdim askere ehe''dersin, salak işte, hala yola sokulan paradan bi miktarını ayrı cebe, her elini cebe atışında balyayla uğraşmamak için koyarsın.
- Bu cebe para sıkıştırmada düğünlerde kim ne kadar takmışı merak eden teyzeler gibi olacak ama kimin ne kadar sıkıştırdığını göremiyoruz lan. kanki bellediğin adam bilem bi beşlikte geçiştirmiş olabilir. Derde bak.
- bi adamın tipinden garson olup olmadığını anlarım. Yetenek işte.
- Orta yaşın üzerinde, vakti zamanında bi çok öğrenci için gözde kaçış noktaları olan bilardo salonlarının işletmeciliği yapmış ve şu anda internet cafe işleten adamların tipleri de birbirlerine benzer ki.
- Acemi asker kadar komik bişii daha görmedim.
- Nerdeyse bütün acemi askerler birbirlerinin gözünün içine bakıyor lan.
- Neredeyse bütün acemi askerlerin osuruklarının kesif kokusu aynı olduğu gibi burun direğini sızlatan, kıran cinsinden.
- ''Sivilde bana bunu diyecek var ya''dememiş bi asker görmüş değilim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)